SAİR YENİLİKLER
Bankacılık uygulamaları bakımından 6502 sayılı Kanun ile getirilen sair yenilikleri ise aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür;
a) Kart çıkaran kuruluşlara, tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil etmedikleri bir kredi kartı türü sunma zorunluluğu getirilmiştir.(m.31) Kredi kartı aidatı meselesi uzun bir zamandır kamuoyunu meşgul etmektedir. Yargıtay kart aidatı alınmasına ilişkin sözleşme koşullarının haksız şart olarak kabul edilemeyeceği görüşündedir.[30] Yasa koyucu 6502 sayılı Kanunda bu konudaki kamu oyunu beklentisini karşılamak için kart çıkartan kuruluşlara, yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil etmedikleri bir kredi kartı türü sunma zorunluluğu getirmiştir.
b) Belirli süreli bir kredi sözleşmesine ilişkin taksit ödemeleri için bir hesap açılmış ve bu hesap sadece taksit ödemeleri için kullanılmış ise tüketiciden bu hesaba ilişkin herhangi bir isim altında ücret veya masraf talep edilemeyeceği kararlaştırılmıştır Ayrıca, bu hesabın tüketicinin aksine yazılı talebi olmaması hâlinde kredinin geri ödenmesi ile birlikte kapatılması gerekmektedir. Ayrıca, tüketicinin açık talimatı olmaksızın, belirli süreli kredi sözleşmesi ile ilişkili bir kredili mevduat sözleşmesi yapılaması mümkün değildir. (m.31)
c) Tüketicinin yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı aracılığıyla açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamayacaktır. Tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi hâlinde, istediği sigorta şirketinden sağladığı teminat, banka tarafından kabul edilmek zorundadır. (m.29)
d) Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatların, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılacağı açıkça belirtilmiştir. (m.4/6) 4077 sayılı Kanunda konu hakkında yer alan “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.” şeklindeki düzenleme uygulamada uzun süre tereddütlere yol açmıştır. Özellikle kredi veren kuruluşlar, maddede yer alan düzenlemenin bir adi kefaleti öngörmediğini, tüketici kredilerinde asıl borçluya ihtarname keşide edilerek borcun ifası talep edilmesine rağmen borç ödenmediğinde kefilden borcun ifasının talep edilebileceği savunmaktaydı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu tartışmalara 22.06.2011 tarihli kararıyla son vermiş ve tüketici kredilerine ilişkin kefaletin adi kefalete ilişkin sonuçlara tabi olacağını belirtmiştir.[31]