Bilişim Sistemleri Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık
Türk Ceza Kanunu 157. Maddede düzenlenen dolandırıcılık suçu, kanun koyucu tarafından ’hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlama eylemi’ olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre dolandırıcılık suçu, hırsızlık suçundan farklı olarak ‘hileli davranışla kişiyi aldatma’ ve ‘kendisine veya bir başkasına yönelik bir menfaat sağlama unsuru’ temelinde oluşturulmuştur. Hırsızlık ile dolandırıcılık arasında yer alan bu ince çizgiyi dikkatle irdelenmeli ve öncelikle hangi suçun oluştuğuna dair kesin bir kanaat getirilmelidir. Unutulmamalıdır ki suçun yanlış teşhis edilmesi davanın seyrinde beklenmedik kararlara zemin hazırlayabilmektedir.
Bazı suçlarda suçun işleniş biçimlerinin farklılığına dayanarak oluşturulan nitelikli haller dolandırıcılık suçu için de düzenlenmiştir. TCK 158/1-f hükmünde birden fazla nitelikli hal (bilişim sistemleri/banka kredi kurumlarının suçun icrasında araç olarak kullanılması) düzenlenmiştir. Kanunda açık bir tanımı olmamakla birlikte Yargıtay kararlarında bilişim sistemleri; verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemler olarak tanımlanmıştır.
Türk Ceza Kanununun temel prensiplerinden olan tipiklik ilkesi gereğince kanunda yer alan tanıma birebir uymadıkça söz konusu suçun oluştuğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse hileli bir davranış olmaksızın menfaat sağlama veya hileli bir davranışla birlikte kişinin mal veya şahıs varlığına yönelik bir zarara sebep olunmaması hallerinde dolandırıcılık suçundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu anlamda 11.06.2013 tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/15-239 Esas ve 2013/289 numaralı kararında;
Bilişim sistemlerinin aynı anda birçok kişiye ulaşmasındaki çabukluk ve sağladığı kolaylığa dayanarak “www……den.com” adlı internet sitesinde emsallerine göre fiyatını da ucuz göstererek araç satışı için ilan veren sanığın, bu ilanı görüp kendisini telefonla arayan şikâyetçiden kapora adı altında 250 Lira alması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın bilişim sistemini araç olarak kullanmak suretiyle suçu işlediği anlaşılmakla, eylemin TCK`nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde düzenlenmiş olan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Konuyla ilintili 14.10.2010 tarihli 2009/22925 Esas ve 2010/11207 numaralı bir başka Yargıtay kararında yerel mahkemenin verdiği bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kararı bozulmuştur. Kararda, hileli davranışlarla bir kişinin kandırılarak haksız çıkar sağlanması dolandırıcılık suçunun yasal unsuru olduğu, bir makinenin ya da bilişim sisteminin kandırılmasından söz edilemeyeceği ile birlikte bilişim sistemi kullanılarak dolandırıcılık suçunun işlenebilmesi için failin, bilişim sistemini kullanarak bir kişiyi kandırma suretiyle kendisine veya bir başkasına çıkar sağlaması zorunlu olduğundan olayda bu suçun yasal unsurlarının oluşmadığına hükmedilmiştir.
Kaynak:
www.tugsanyilmaz.av.tr sitesinden alınmıştır.