2014 / 13268 E.
2015 / 3495 K.
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar … ile … vekili tarafından ve süresinden sonra da davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı … ile 20/09/1995 tarihli Kredi Kartı Üyelik ve Kredi Sözleşmesi imzalandığını, borcun ödenmemesi üzerine Bucak İcra Müdürlüğü’nün 2008/3965 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlunun borcunu yapılandırarak ödemek amacıyla müvekkili bankaya 03/09/2009 tarihli dilekçe ile başvurduğunu, başvurunun kabulü ile 03/09/2009 tarihli taahhütnamenin bütün davalılar tarafından imzalandığını, imzalanan ve kabul edilen taksit tutarlarının zamanında ödenmediğini, gönderilen muacceliyet ihtarnamesine ve yapılan takibe davalıların haksız ve yersiz olarak itiraz ettiklerini belirterek, müvekkiline 17.680.13 TL borçlu bulunan davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, alacak miktarı üzerinden asgari % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar müşterek olarak sundukları cevap dilekçesinde, davanın haksız ve yersiz olduğunu, banka şubesine borçlarının bulunmadığını, davacı ile … arasında 20/09/1995 tarihli kredi kartı üyelik ve kredi sözleşmesinin imzalandığını, 2008/3965 esas sayılı icra dosyası ile bu borcun takibe konulduğunu, 2009 yılında borcu yapılandırmak amacı ile …’ın davacı bankaya müracaat ettiğini, talebin kabul edilerek taahhütname imzalatıldığını, ancak banka müdürünün … ile birlikte babası … ve kardeşi …’a da taahhütnameyi zorla imzalattığını, üzerlerinde baskı kurduğunu, davacı bankadan kullanmış oldukları diğer kredilerin icraya konulacağını düşünerek tehdit altında bu taahhütnameyi imzaladıklarını, davacı bankaya bakiye borç dışında borçlarının ve faiz miktarının bulunmadığını, taahhütnameyi serbest iradeleri ile imzalamadıklarından geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, 27/12/2013 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Bucak İcra Müdürlüğü’nün 2012/2033 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın 6.109,47 TL asıl alacak, 7.475,06 TL faiz ve ferileri ile birlikte toplam 13.584,53 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa ( 6.109.47 TL ) takip tarihinden itibaren değişen oranlarda temerrüt faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın ( 6.109.47 TL ) % 20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair verilen hüküm süresi içinde davalılar … ile … vekili ve süresinden sonra davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Gerekçeli karar davalı …’ a 10.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, adı geçen davalı kararı 27.03.2014 havale ve harç ikmal tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz etmiştir. Davalı …’ın kararı 15 günlük yasal süre içinde temyiz etmediği anlaşıldığından temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
(2) Davacı banka ile davalı … arasında akdedilen 20.09.1995 tarihli kredi kartı ve kredi kartı üyelik sözleşmesi uyarınca düzenlenen kredi kartı vasıtasıyla yapılan harcamalardan dolayı oluşan borcun tahsili için davacı banka vekilince kredi kartı hamili olan … ile kefil …. aleyhine … İcra Dairesi’nin 2008/3965 sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişilmiş, adı geçen takip borçlularının itirazı üzerine durdurulmuş, ancak … icra müdürlüğüne bir dilekçe vererek banka ile yapılan görüşmeler sonucunda borcun yeniden yapılandırıldığını belirterek itirazın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı banka ile davalı … arasında 5915 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 5464 sayılı Yasaya eklenen geçici 5. madde uyarınca kredi kartı borcunun taksitlendirilmesi sureti ile yeniden yapılandırıldığına dair 03.09.2009 tarihli ” taahhütname ” başlıklı protokol imzalanmış ve bu protokolü kredi kartı borçlusu … dışında diğer davalılar … ve … da imzalamışlardır. Her ne kadar kredi kartı borçlusu dışındaki diğer imza sahiplerinin protokolü hangi sıfatla imzaladıkları ” taahhütname ” başlıklı belgede açıklanmamış ise de, bunların taahhütnameyi kefil sıfatı ile imzalamış oldukları düşünülerek durumları 5464 sayılı B K K K K.’ nun 24 / son maddesine göre değerlendirilmiştir.
Kredi kartı borçlusu yukarıda sözü edilen yeniden yapılandırma protokolünü imzalamış olmasına rağmen protokol hükümlerine uygun davranmadığından bankaca hem kredi kartı borçlusuna, hem de taahhütnameyi imzalayan diğer kişilere ihtarname gönderilmiş, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine … İcra Dairesi’ nin 2012 / 2033 sayılı icra dosyası üzerinden icra takibine girişilmiştir.
Asıl borçlu ( kredi kartı borçlusu ) … yönünden somut olayda uygulanması gereken 5464 sayılı Yasaya, 5915 sayılı Yasa ile eklenen geçici 5. madde uyarınca; ” Bu madde kapsamında yeniden yapılandırılan borçlarda borçlunun yapılandırma öncesi dönemde borca vaki itirazları ortadan kalkar. Ödeme planı uyarınca son taksidin de vadesinde ödenmesi üzerine icra takibi sona erer.
Altı aylık vade de dahil olmak üzere kabul edilen taksit planına göre, bir yıl içerisinde üç taksitin vadesinde ödenmemesi halinde bu madde ile sağlanan haklar ilgili kart çıkaran kuruluşça ya da varlık yönetim şirketince ortadan kaldırılabilir ve bu Kanun’un 26. maddesinde belirtilen gecikme faizi üzerinden mevcut icra takip işlemlerine devam edilebilir. ”
Somut olayda, davalı kredi kartı borçlusu …’ın protokol hükümlerine uymadığı anlaşıldığına göre, davacı Banka’nın anılan yasa hükmü gereğince ilk takip olan … İcra Dairesi’nin 2008 / 3965 sayılı icra takip dosyası üzerinden icra takip işlemine devam etmesi mümkündür. Buna rağmen bankaca aynı borç sebebi ile ikinci bir takibe girişilmesi mükerrer olduğundan, ikinci takipte hukuki yarar bulunmadığının kabulü gerekir.
” Taahhütname ” başlıklı protokole imza koyan …’ ın durumuna gelince ;
5464 sayılı B K K K K.’ nun 24 / son maddesine göre ; ” Kredi kartı kullanımlarındaki kefalet Borçlar Kanunu’nda belirtilen Adi Kefalet hükümlerine tabidir. Asıl borçluya başvurulup, borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefilden borcun ifası istenemez. ” Bu hüküm, kamu hukuku karakterli emredici nitelikte bir yasa hükmü olduğundan mahkemece re’sen gözetilmelidir.
Sonuç olarak ; mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve belirtilen ilkeler üzerinde durulup, tartışma ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı …’ ın temyiz isteminin süresinde olmaması nedeniyle reddine, (2) nolu bendde belirtilen sebeplerle diğer davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.