YARGITAY Dördüncü Hukuk Dairesi
E : 2014 / 9678
K : 2014 / 11550
T : 10.09.2014
- MANEVİ TAZMİNATIN FAİZİ TALEBİ ( Manevi Tazminat Davası Açılırken Fazlaya İlişkin Haklar Saklı Tutulduğu Halde Faize Hükmedilmediği – Faize İlişkin Dava Asıl Alacağa İlişkin İcra Takibi ve Tahsilinden Önce Açıldığından Kabul Edileceği )
- FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI ( Manevi Tazminatın Faizi Talebi – Faiz Alacağı Davası Asıl Alacağa İlişkin İcra Takibi ve Tahsilinden Önce Açıldığından Davanın Kabul Edileceği )
- FAİZ ALACAĞI DAVASININ ASIL ALACAĞIN TAKİBİ ve TAHSİLİNDEN ÖNCE AÇILMASI (Manevi Tazminat Davası Açılırken Fazlaya İlişkin Hakların Saklı Tutulduğu Halde Faize Hükmedilmediği – Davanın Kabul Edileceği )
818 / m. 113
6098 / m. 131 / 1
ÖZET : Dava, Faiz alacağı istemine ilişkindir.
Davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. İlgili mahkemede dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiştir.
Davacının davalıdan ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin alacağını tahsil etmesinin borcun sona erdiği anlamına geldiği gerekçesiyle talebin reddi doğru değildir.
Asıl borç ifa ile veya herhangi bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklar da sona erer. Bu kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar ; alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkının saklı tutulduğunun bildirilmiş olması ve durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
Davacı tarafından ilamlı icra takibine başlandığı, daha sonra ödeme yapıldığı görülmektedir. Faiz alacağına ilişkin eldeki dava ise bu iki tarihten daha önce açılmıştır. Şu durumda, takip ve tahsilden önce faiz istemine yönelik dava ile durumun özelliğinden faiz hakkı saklı tutulduğundan faiz talebinin kabulüne karar verilmelidir.
DAVA : Davacı M. V. Vekili tarafından, davalı H. A. aleyhine 22.07.2010 gününde verilen dilekçe ile faiz alacağına hükmedilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda ; davanın reddine dair verilen 22.04.2014 günlü kararın Yargıtay’ ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, faiz alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının tehdit ve hakaret içeren eylemleri nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını, açılan davada davalının 2.000.- TL manevi tazminatın ödenmesine karar verildiğini, ilgili mahkemede dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun belirtilmesine rağmen mahkemece faiz yönünden talep olmadığı gerekçesi ile hüküm kurulmadığını belirterek, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile hüküm altına alınan manevi tazminatın faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemenin 16 / 10 / 2012 tarihli kararı ile önceki ilamda fazlaya dair talebinin de reddedilmiş olup kararın davacı vekilinin temyizi de olduğu halde Yargıtay ca onanmış olmakla ve yine faiz isteminin ilk davada saklı tutulan fazlaya dair haklar kapsamında olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Dairemizin 13 /11 / 2013 gün ve 2013 / 160 E – 2013 / 17597 K sayılı ilamı ile ihtirazi kayıtla yapılmış bir ödemenin olup olmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir, şeklindeki gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen temyize konu kararı ile davacının davalıdan ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin alacağını tahsil etmesinin borcun sona erdiği anlamına geldiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
818 sayılı BK’ nun 113. ( TBK’ nun 131 / 1. Maddesi ) gereğince asıl borç ifa ile veya herhangi bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklar da sona erer. Bu kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar ; alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkının saklı tutulduğunun bildirilmiş olması ve durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
Dosya kapsamından davacı tarafından 21 / 09 / 2010 tarihinde ilamlı icra takibine başlandığı, 20 /10 /2010 tarihinde ödeme yapıldığı görülmektedir. Faiz alacağına ilişkin eldeki dava ise bu iki tarihten daha önce 22 / 07 / 2010 tarihinde açılmıştır. Şu durumda, takip ve tahsilden önce faiz istemine yönelik dava ile durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 10. 09. 2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.