Sahte Senet İddiası İcra Takibini Durdurmaz

Yargıtay  görüş  değiştirdi, Sahte  Senet  İddiası icra  takibini  durdurmaz

 

Yargıtay  12. Hukuk Dairesi, 2014 / 9285  Esas  ve  2014 / 11622  Karar  sayılı  kararı  ile,  HMK  209. Maddesindeki  sahtecilik  iddiası  ile  daha  önce  verdiği  kararlardan  döndü. Daha  önce  bu  iddia ile  takibin  duracağını  belirten Yargıtay, artık  takibin  durmayacağını,  bu  maddedeki  ifadenin  genel mahkemelerdeki  davalarda  senedin  delil  olarak  kullanılamayacağına  ilişkin olduğunu, icra  takibine etkisi  olamayacağını  belirtiyor.

Takibin  kesinleşmesi  öncesi  veya  sonrasında  takibe  konu  senedin  sahteliğinin  iddia  edilmesi, HMK’  nun   209.  maddesi  uyarınca  takibin  durdurulması  sonucunu  doğurmaz. Anılan  hüküm, genel mahkemelerde davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla  delil  olarak  kullanılamayacağını  öngörmekte  olup, icra  takibine  etkisi  yoktur.  Somut olayda  Asliye  Ticaret   Mahkemesine  ait  davasında  tedbiren  takibin  durdurulması talebinin reddine karar  verildiği  anlaşılmaktadır. O  halde, mahkemece  şikayetin  kabulü  gerekir.

DAVA : Yukarıda  tarih  ve  numarası  yazılı  mahkeme  kararının  müddeti  içinde  temyizen  tetkiki alacaklı  tarafından  istenmesi  üzerine  bu  işle  ilgili  dosya  mahallinden  daireye  gönderilmiş  olup, dava  dosyası  için  Tetkik   Hakimi  tarafından  düzenlenen  rapor  dinlendikten  ve  dosya  içerisindeki  tüm  belgeler okunup  incelendikten  sonra  işin  gereği  görüşülüp  düşünüldü :

KARAR :  Alacaklının  borçlular  aleyhine  bonoya  olarak  kambiyo  senetlerine  özgü  haciz yolu  ile takip  başlattığı, takibin  kesinleştiği, borçlulardan  H. T. B.’ ın  İcra Müdürlüğü’ ne  başvurarak  takip dayanağı  senetle  ilgili   Denizli  Asliye  Ceza  Mahkemesi’ ne  açılan  Sahtecilik  Davası  nedeniyle takibin  durdurulmasını  talep  ettiği,  İcra  müdürlüğünce  HMK. nun  209  maddesi  uyarınca  takibin durdurulduğu, bu  karara  karşı  alacaklı  vekilinin  mahkemeye  şikayet  yoluna  başvurduğu, mahkemece  şikayetin  reddine  karar  verildiği  anlaşılmaktadır.

İcra  ve  iflas  hukuku,  icra  ve  iflas  takiplerinin  usul  hukuku  niteliğindedir.  Bu  hukuk  dalının amacı, bir  yandan  takip  alacaklısının  alacağına  kavuşması  için  borçlu  veya  üçüncü  kişilerin çıkarabilecekleri  zorlukları  ortadan  kaldırmak, diğer  yandan  kötü niyetli  takiplere  karşı  takip borçlusunun  kendisini  korumasını  sağlayacak  hukuki  çareler  bulmak,  bu  arada  takipten  etkilenen  üçüncü  kişilerin  menfaatlerini  korumak, takip  işlemlerinin  yapılması  sırasında  insan  hak ve  hürriyetlerinin  ihlal  edilmesini  önlemektir.  İcra  iflas  hukukunun  en  önemli  kaynağı  İcra  Ve İflas  Kanunu  olup, bu  Kanun,  icra  ve  iflas  takibinden, tahsile  kadar  uygulanması  gereken  usul hükümlerini  düzenlemektedir.

6100 Sayılı  Hukuk  Muhakemeleri  Kanunu,  İcra  Ve  İflas  Kanunu’ nda  bir  hüküm  olmayan hallerde, ancak  İcra  Ve  İflas  Kanunu’ nda  açıkça  gönderme   olması (  İİK 50, 68 / a – 4  gibi  )  veya  bu  kanunun  özel  veya  genel  hükümlerine  aykırı  olmaması  (  zorunlu  dava  arkadaşlığı  ) hallerinde  uygulanabilir. Bu  ilkeler  ışığında  HMK’  nun  209 / 1. maddesinin  ilamsız  icra  takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göreadi  bir  senetteki  yazı  veya  imza  inkar  edildiğinde,  bu  konuda  bir  karar  verilinceye  kadar, o  senet  herhangi  bir  işleme  esas  alınamaz.   Bu maddenin  icra  takiplerinde  uygulanması  gerektiğine  ilişkin  olarak  İcra  ve  İflas   Kanununda  bir hüküm  bulunmamaktadır.

Kambiyo  senetlerine  özgü  haciz  yolu  ile  yapılan  takipte,  takibe  konu  kambiyo  senedi  altındaki imzaya  itiraz,  İİK’ nun 170. maddesinde  özel  olarak  düzenlendiğinden, imza  inkarı  iddiası hakkında, sonraki  genel  kanun  olan  HUMK’ nun  209. maddesi uygulanamaz. İmza  itirazı, İİK’ nun 170 / 1. Maddesi  uyarınca  satıştan  başka  icra  takip  muamelelerini  durdurmaz. Ancak  icra mahkemesi  itirazla  ilgili  kararına  kadar  takibin  geçici  olarak  durdurulmasına  karar  verebilir  (  İİK 170 / 2 ).

Öte  yandan  iddiasının  imza  itirazı  dışındaki  bir  nedene  (  yazıda )  dayanması  halinde  Dairemiz, İcra  ve  İflas  Kanunu’ nda  bir  düzenleme  bulunmadığından  HMK’ nun  209. maddesinin uygulanması  gerektiği  görüşünde  iken, daha  sonra  içtihat  değişikliğine  gidilerek, senet  üzerinde bulunan  yazıdaki  iddiasının  borca  itiraz  niteliğinde  olup, bu  konunun  da  İİK’ nun 169 / a maddesinde  düzenlenmiş  olması  nedeniyle,  HMK’ nun  209. maddesinin  bu  yönden de  uygulama yerinin  olmadığı  görüşü  benimsenmiştir.

İcra  mahkemesi, önüne  gelen  itiraz  ve  şikayetleri,  İcra  Ve  İflas  Kanunu’ nda  düzenlenen  özel usul  kurallarını  uygulayarak  takip  hukuku  bakımından  kesin  hükme  bağladığından, anılan mahkemenin  kararları  kural  olarak  maddi  anlamda  kesin  hüküm  niteliği  taşımaz. Bu  nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında iddiasına olarak genel mahkemelerde davaları bekletici  mesele  yapamayacağı  gibi  takibin  durdurulmasına da  karar  veremez. Sadece  İİK.’ nun 169 / a – 2. Maddesi  uyarınca  itirazın  esası  hakkındaki  kararına  kadar  icra  takibinin  muvakkaten durdurulmasına  karar  verebilir. İcra  mahkemesince  takibe  konu  alacakla  ilgili  bir  karar  verilmiş olması, aynı  alacak  hakkında  genel  mahkemelerde  dava  açılmasına  engel  oluşturmaz.

Borçlunun olarak açtığı,  İİK’ nun  72. Maddesi  kapsamında  bir  dava  olup, anılan  maddedeki  usule göre  mahkemeden  alınacak  ihtiyati  tedbir  kararı  ile  icra  takibi  durdurulabilir. Sahtelik  nedeniyle gibi, cumhuriyet  savcılığına  aynı  nedenle  yapılan  şikayet  ve  ceza  mahkemesinde  açılan  dava da kendiliğinden  icra  takibini  durdurmaz  ve  bekletici  mesele  yapılamaz.  Ancak  cumhuriyet  savcılığı veya  ceza  mahkemesince  Tedbir  Kararı  verilirse  icra takibi  durdurulabilir.

Yukarıda  açıklanan  ilke  ve  kurallar  ışığında, takibin  kesinleşmesi  öncesi   veya  sonrasında  takibe konu senedin  sahteliğinin  iddia  edilmesi, HMK’ nun  209. maddesi  uyarınca  takibin  durdurulması sonucunu  doğurmaz. Anılan  hüküm, genel  mahkemelerde  davalarla  ilgili  olarak  senedin  hiçbir işleme  esas  alınamayacağını,  başka  bir  anlatımla  delil  olarak  kullanılamayacağını  öngörmekte olup,  icra  takibine  etkisi  yoktur.

Somut  olayda  Asliye  Ticaret  Mahkemesine  davasında  tedbiren  takibin  durdurulması  talebinin reddine  karar  verildiği  anlaşılmaktadır.

O halde, mahkemece  şikayetin  kabulü  gerekirken  Denizli  5. Asliye  Ceza  Mahkemesi  ve  Denizli 3. Asliye  Hukuk   Mahkemesi’ nde  takip  dayanağı  senedin  sahteliği  ileri  sürüldüğünden  icra müdürlüğünce  HMK. nun  209. maddesi  uyarınca  icra  takibinin  durdurulmasında  usulsüzlük bulunmadığı  gerekçesiyle  şikayetin  reddi  yönünde  hüküm  tesisi  isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’ nun 366  ve  HUMK’ nun  428. Maddeleri  uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde  iadesine,  ilamın  tebliğinden  itibaren  10  gün  içinde  karar  düzeltme  yolu  açık  olmak üzere, 21.04.2014  gününde  oy çokluğuyla  karar  verildi.

KAYNAK  :  kararara.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.