YETKİ SÖZLEŞMESİ ŞARTININ GEÇERLİLİK ŞARTI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kararı

T.C
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO     :  2015 / 34121
KARAR NO  :  2016 / 11455
KARAR TARİHİ  : 18 / 04 / 2016
MAHKEMESİ      :  İcra Hukuk Mahkemesi

BONO  METNİNDE

YETKİ  SÖZLEŞMESİ  ŞARTININ  GEÇERLİLİK ŞARTI. “

ÖZET: Bono metnindeki  yetki  sözleşmesi – şartı   nin geçerlilik şartı… HMK 17. maddesine göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmalarının mümkün olmadığı … maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermediği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için  Tetkik  Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, diğer itirazları ile birlikte Ankara İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece takip konusu bonoda …. …. Mahkemelerinin yetkili kılındığı gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK‘ nun  50. maddesi göndermesiyle  uygulanması gereken 6100 sayılı HMK‘ nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca ; bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde ( HMK.  6.  md. ), bonoda  öngörülen  ödeme  yerinde, ancak, TTK‘ nun 689 / 3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir.

6100  sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK‘ nun  22. maddesinde, tarafların Yetki  Sözleşmesi  yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, buna göre, tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki sözleşmesi yapabilecekleri düzenlenmiş bulunmaktaydı.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; ” Tacirler  veya  kamu  tüzel  kişileri, aralarında  doğmuş veya doğabilecek  bir  uyuşmazlık  hakkında, bir veya birden  fazla  mahkemeyi  sözleşmeyle  yetkili  kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça  dava  sadece  sözleşmeyle  belirlenen  bu mahkemelerde açılır ”  düzenlemesine yer verilmiştir.

Görüldüğü  üzere, Hukuk  Muhakemeleri  Kanunu  ile  getirilen  yeniliklerden  bir  tanesi de  Yetki  Sözleşmelerine  ilişkin  olup, yetki sözleşmesi  düzenleyebilecek  şahıslar  sadece  tacirler  veya  kamu tüzel kişileri  olarak  belirlenmiştir.
Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırd  edilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, kendi aralarındaki  hukuki  ilişkilerde  hukuken  eşit  konumda  sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin, daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması  nedeniyle, kanun  koyucu  böyle  bir  düzenlemeye  gitmiştir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.
Söz  konusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, Yetki  Sözleşmesi  yapılmasında,  tarafların  tacir  veya  kamu  tüzel kişisi  olması  aranmıştır. Diğer  bir  anlatımla, maddedeki  tacirden anlatılmak  istenen, işin  Ticari nitelikte  olması  değil, tarafların  kanunlarda tacir  olarak  tanımlanan  kişiler  olmasıdır. Sözleşmenin  konusunun  ticari iş  olması  gerçek  kişilere  yetki  sözleşmesi  yapma imkanı vermemektedir.

 

Yapılan  bu  açıklamalar  ışığında  somut  olaya  bakıldığında ; Takip dayanağı  bonoda  tarafların  tacir  olduklarına  dair  bir  ibare  bulunmadığı gibi, alacaklı  tarafından da  borçlunun  tacir  olduğuna  ilişkin  bir  Belge sunulmadığından  anılan  bononun  tacirler  arasında  düzenlenen  bir bono olarak  kabulü  mümkün değildir.

O halde, mahkemece, HMK‘ nun 17. Maddesi  gereğince, takip  dayanağı bonodaki  Yetki  şartının  geçerli  olmadığı, ayrıca  borçlunun  yerleşim  yeri ve  bononun  tanzim  yerinin de ….. Adliyesi  Yetki  sınırlarında  olmadığı hususu  gözetilerek  yetki  itirazının  kabulü  gerekirken  yazılı  gerekçe  ile istemin  reddi  isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun  yetkiye  yönelik  temyiz  itirazlarının  kabulü  ile mahkeme  kararının  yukarıda  yazılı  nedenlerle  İİK‘ nun  366.  ve HUMK’ nun  428.  maddeleri  uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre sair  temyiz  itirazlarının  şimdilik  incelenmesine  yer  olmadığına,  peşin alınan  harcın  istek  halinde  iadesine, ilamın  tebliğinden  itibaren  10  gün içinde  karar  düzeltme  yolu  açık  olmak  üzere, 18 / 04 / 2016  gününde oybirliğiyle  karar  verildi.

 

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.